Friday, August 29, 2008

Çelik Kalem Kutu

İlk kez evde yalnız kalıyor ve korkuyordu. Sanki gölgeler hareket ediyor, yan odadan ayak sesleri geliyor veya biri arkasında duruyordu. Çocukluğundan beri evde yalnız kalmaktan korkardı zaten ve hep böyle şeyler hissederdi. Şimdi yüzünü kapıya çevirmiş bütün ışıkları açmış televizyon seyrediyordu. Çok uykusu geldi bir an, televizyonu kapattı, ışığı kapatmadan odasına ilerledi, hiç adeti olmamasına rağmen dişlerini fırçaladı yatağına havanın çok sıcak olmasından dolayı yorganı kaldırmadan yattı.

Uyumak üzereydi bir anda gözlerini açıp kapıya doğru baktı, ışığın odaya vuran gölgesi hareket ediyor artıp çoğalıyordu, işte korktuğu başına gelmişti, içeride resmen biri vardı.
Kalp atışları hızlandı, ağzı kurudu, ve kaskatı kesildi. Yatağında doğruldu, odasında kendini korumak için bir cisim aramaya başladı, çelikten eski bir uçak savar kovanı buldu, bunu kalemlik olarak kullanıyordu. Kapıdan yüzünün yarısını uzattı ama gözleri bozuk olduğundan içeriyi pek seçemiyordu yavaş yavaş odaya yaklaşmaya, pervazı kolonu kendine siper etmeye çalışıyordu nihayet odanın yanına geldi, gördüğü biraz sevinmesine biraz küfür etmesine yol açtı, bu devasa bir kara sinekti. Tekrar yatağına yattı, bu sefer içerideki ışığı da kapattı çünkü şanslar eşit olmalıydı.

Sabah olduğunda her zamanki gibi perdesini aralayıp camdan dışarı baktı ve “ne güzel bir gün dedi” odasından çıktı ve oturma odasına o kara sineğin ampul ile seviştiği odaya gitti. Oda darmadağınıktı. Her yer dağılmış eşyalar alabora olmuştu. İşte o an gece gördüğü gölgelerin sadece sinek olmadığını anladı, diğer odalara değerli eşyalarının yerlerinde durup durmadığına baktı, hepsi yerindeydi. Bir an mutlu oldu hem zarar görmemiş hem de hırsız değerli eşyalarını bulamamıştı, o an kafasında bir acı hissetti ve bayıldı.

Ayıldığında, anladı ki hırsız o uyandığında hala evindeydi ve onun kalkarak değerli eşyalarına bakmasını bekliyordu. Bir süre öylece yerde kaldı ve çelik kalem kutusuna baktı ve taşınmayı düşündü.

No comments: